Halbuki
korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
Herşey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk.
Herşey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk.
Turgut
Uyar
Can
Yoldaşım,
Bilinmezliklerle
dolu zaman. Onun karanlık dehlizlerinde, labirente benzeyen ve
tuzaklarla dolu, sırla örülmüş boşluğunda kayıp halde
dolaşırken hayat bizi seyrediyor. Okul çıkışında parkın
içinden geçerken, çam ağaçlarının altında yiyecek arayan
kuşların resmini çekmek istiyorum. Anlık bir olay, tam kare içine
alıp güzelliklerini kaydedecekken ürküp kaçıyorlar. Deniz:
“Gene çekemedin baba.” diyor. “Niye hemen kaçıyorlar?..”
Gülümsüyorum ve aslında söylemek istiyorum:
Yaşamın
insanı köklü değişimlere zorladığı anlar da bu yıkımlar
galiba. Seni ve annemi görüyorum rüyalarımda, yüreğinizin
derinlerinde duruyor sizi bana yaklaştıran zaman, sizi artık
görünmez kılan hayat, yokluğunuzda tutunacak tek dal gibi duran
anılar. Bir gülüş ansızın sizi çağrıyor, bir söz size
dokunuyor ve rüzgar olup uçuşuşuyor gökyüzünde kuru yapraklar
gibi. Baharın ayak seslerini duyuyoruz artık. İçimde hala bir
şeyler kıpırdıyor; yarım kalan umutlara, henüz gerçekleşmemiş
düşlere doğru. Ellerimden tutuyor güçlü bir duygu ve çekip
alıyor beni kararsızlıklardan.
Herşeyin
eskidiği, unutulmaya yüz tuttuğu bir yerde, sadece ikimizin
bildiği sırılsıklam bir yalnızlık bu. Sadece ikimizin bildiği
bir mutluluk, sadece ikimizin görebildiği bir umut bu. Hayatın
yamalı bohçaya dönmüş zulasında ne varsa hepsinden vazgeçip
kaçarcasına sığınmanın eşiğindeyim senden kalan ıssızlığa.
Mevsim
dönüp de yeniden yeşermeğe başlayınca rüzgar
Çıplaklığında o atın yine onlar koşacaklar
O çocuklar
O yapraklar
O şarabi eşkiyalar
Çıplaklığında o atın yine onlar koşacaklar
O çocuklar
O yapraklar
O şarabi eşkiyalar
Can
Yücel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder