sen dostumdun benim, gülünce güneşler açan
bulutlara, rüzgara asarım suretini her akşam
her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar
kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun
unutma dostum sen, neredeysen orada ölmek isterim
bulutlara, rüzgara asarım suretini her akşam
her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar
kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun
unutma dostum sen, neredeysen orada ölmek isterim
Ahmet Telli
Can Yoldaşım,
Bir
anda ayrımına vardım. Klavyede bazı harfler basmıyordu. Söküp
taktım, temizledim, yazılımla ilgili sorun var mı diye kontrol
ettim. Beş altı harf de olsa yazmamı engelliyordu, sanal klavyeyi
kullanmak daha zordu. Hani klasik bir deyim vardır: “Sözün
bittiği yer” diye.. Yazının tükendiği, içdöküşlerin, duygu
fırtınasının dindiği bir boşluktaydım. Klavye yazmıyordu,
kafamda düşünceleri toparlayamıyordum. Aylar sürdü bu kesinti.
Karanlığın ortasında sessizce boğuşuyordum amansız bir
yalnızlıkla.
Yılın
son günü ve büroda tek başımayım şimdi. Babamın ayrıldığı
gündeyim. Sonra senin ve annemin bizi bırakıp gittiği
çaresizlikte. Tüm yaşadıklarım bir film gibi geçiyor gözümün
önünden. Sizler birbirinize kavuştunuz. Annem sana, babam anneme,
sen de onlara. Biz iki daralan yürek başbaşa kaldık ablamla. Hala
annemi yitirişimizin inanmazlığıyla bakıyoruz çevremize şaşkın
şaşkın. Keskin bir acıyla buruluyoruz, yaşama isteğimiz,
umudumuz, direncimiz tükeniyor. Sonra toparlanıp çocuklara ve
anılara sığınıyoruz, yaşamımızın kalan yılları için bir
gaye ediniyoruz onların geleceğine odaklanarak.
İlk
mektuptaki resim hep aklımın bir köşesinde: Senin boynu bükük
duruşun, annemin yüzüne yansıyan başörtüsü açılmasın
tedirginliği, ablamın belli belirsiz gülümseyişi..O ilk
satırların ardından bile yıllar geçmiş, ama değişen bir şey
yok; ne olurdu bizimle olsaydın dileği hep katlanarak bizi
çemberine almış sürükleniyoruz. Hem babam, hem de senin için
aynı şeyleri söylemişti annem:
-Onlar
bizden uzaklaşmadı, biz onlara yaklaşıyoruz.
O
en sonunda size ulaşmasına az kaldığının ipuçlarını bir gün
bana vermişti. Yoğun bakımdayken ziyaretine gittiğimde gözleri
ışıl ışıldı:
-Bugün
ben kimi gördüm ?
-Kimi
gördün anne?
-Koca
oğlum, Mustafam geldi bugün.
Şaşırmış
ve üzülmüştüm. Acaba beni abimle mi karıştırıyor, diye
düşünmüştüm. Şimdi anlıyorum ki hissettiği bir şeyler vardı
ve sana kavuşacak olmanın coşkusunu yaşıyordu. Kocaman sevgi
bıraktınız ardınızda, hoş anılar, paha biçilmez
fedakarlıklar, hiç unutulmayacak iyilikler... Annem, babam ve sen
ömrümüzün diğer yarısında duruyorsunuz öylece. Gül kokulu
özleminizle yanıp tutuşuyoruz biz.
Ve
zaman bu özlemi, sevgiyi alevlendire alevlendire size yaklaştırıyor
bizleri..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder