Kimsesiz öksüz düzlük,
Ne bir ağaç ne bir dam,
Gen toprak taş kırıkları,
İnce bir keçi yolu uzayıp giden
Akdiken / Necati Cumalı
Can
Yoldaşım,
Kulağı
ağır işitse de, gözleri az görse de köşesinde sessiz sedasız yatan anam bizim
sabır, metanet, direnç kaynağımızmış; varlığından güç aldığımız, geleceğe dair
umutlarımızı hep taze tutmamızı sağlayan bir gün ışığıymış meğer. Sizden sonra
bütün korunmasızlığımıza kol kanat geren, güven veren ulu bir ağaç gibi
yüreğine yaslanmışız bunca zaman. Yokluğunda düştüğümüz boşluktan sonra
anlıyoruz ki, onca yıl bizim için yaşamış, zamana meydan okumuş, ölüme ve acıya
direnmiş. Sonunda senin yanına geldiği düşüncesi içimi rahatlatırken,
iliklerimize değin işleyen yalnızlık bütün yaşama isteğimi alıp gidiyor benden.
Anlamsız geliyor her şey; seninle düşünü kurduğumuz ve yarım kalan işlerimizi
tamamlayıp ona gösteremeden bu dünyadan göçüp gitmesi suçluluk duygumu içimde
dağlar gibi kabartıp sessiz haykırışlar halinde yankılanıyor günlerdir.
Boğazımda düğümleniyor sonsuz bir acı, burnumun direği sızlıyor, gözlerim
doluyor. Belli belirsiz bir hırıltı gibi düşüyor sözcükler ağzımdan “Ah anam!...”
diye diye…
Bağ
damının önündeki çardak boyunca uzanan ağaçların, tarlada rüzgarla kıpırdayan
tütün yapraklarının karanlıkta salınan gölgeleri ve gecenin sessizliği adeta
yırtarcasına yankılanan adını bile bilmediğim kuşların sesleri karşısında yatağımda
büzülür, bir güvence arardım. Çardağın hemen önündeki divanda yatan babama
takılırdı önce gözlerim. Sonra sana ve ablama. Annemse herkesin aksine uyumadan
yatsı ezanının okunmasını beklerdi. Ne kadar yorgun olursa olsun üstüne
kıvrıldığı seccadenin beyaz tüylü yumuşaklığına kıvrılır, dudaklarını belli
belirsiz kıpırdatarak okuduğu duaların eşliğinde yaz sıcağında ölüp biten
bedeninin bütün isyanına karşı koyardı. Korkumu unuturdum. O beyaz başörtüsünün
altına saklanan yüzünün aydınlığına ve gözlerinin ışıltısına baka baka uyuyakalırdım.
Ben
hala o karanlıktan ve seslerden ürken çocuk yalnızlığında özlüyorum sizleri. Bu
bayram elini öpecek kimsem yok. Ablamla garipsediğimiz bir kader ortaklığı
içinde geçmişle yaşıyor gibiyiz. Hep aklımızda senin sözlerin:
-
"..Birlikte
olduğumuz bu günlerin değerini bilin. İleride bu kadar kalabalık ve bir arada
olduğumuz zamanları çok arayacağız."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder