9 Haziran 2018 Cumartesi

146.Mektup



 Sen gelmesi gitmesi bir, el kadar kadındın
Ben annem hariç sevdiğim her şeyde yanıldım
Olmayacak yerlerde biteviye kalırdın
Her yeni gün umutla geleceksin sanırdım
Böyle böyle gölgene razı oldum, alıştım
Ben annem hariç sevdiğim her şeyde yanıldım

Ali Lidar 

Can Yoldaşım,

Apartmanların göz alabildiğince uzanıp  tepeleri, yolları, ağaçları bir dev gibi karnına alıp yutmadığı günlerde karşımızdaki tarlalarda keçiler otlardı. Kimi zaman bir ana ile oğul mayıs aylarında domates, biber, mısır dikip yaz boyunca kendimizi köyde hissetmemiz için elinden geleni yapardı sanki. Annem balkonda oturduğu yerden gözünü uzaklara dikip başka alemlere dalar, belki çocukluğunun, çok sevdiği babasının hayaliyle nefes alırdı. Gördüklerini köydeki tarlaların isimleriyle anar, "şurası Koyak yolu, karşısı Sevişler" diye kendini, özlemini, sevgisini, tutkularını avuturdu. Annem hala hasta can yoldaşım. Bu uzun süreçte aslında senden uzak düşmedim. Biz ona giderken, onun için çırpınırken, gözyaşı dökerken aslında sen de oluyorsun hep yanımızda. Biliyorum kaygı ile izliyorsun olan biteni, dalgalanmalarımız, düştüğümüz zor durum seni de üzüyor. Umutlarımızı taze tutmaya çalışarak uyanıyoruz her yeni güne ve senin o dingin duruşunun altında kopan fırtınaları daha iyi anlıyorum bu aralar. 

Uyuyor, uyanıyoruz, gülüp ağlıyoruz, sıradan ve doğal yaşamın bütün gerekleri içinde o fırtına kökünden sarsıyor aslında içimizdeki her şeyi. Sözler, öğütler, duygular bir toz bulutuna dönüyor; kaygılar ve korkuların sarmalında yuvarlanıyoruz. Her ramazan ayının sonunda annemden başlayıp hepimize yansıyan telaştan eser yok şimdi. Sana sevgi ve özlem sözleri biriktirip başucunda gözyaşıyla akıttığımız buruk bayram günleri bu yıl daha da acılı. Bayramı annemin hastanede geçireceği endişesi, onun ellerini öpemeyeceğimiz, sevgi sözlerini işitemeyeceğimiz korkusu hep yanı başımızda kol geziyor. O küçük gövdesi elektrotlarla, solunum cihazı ve serum hortumlarıyla hapsolmuş, kıpırtısız yatan annem için dua ediyoruz. 

Dün uzun uzun konuştum onunla. "Artık uyan meleğim!.." diye yalvardım. Her seslenişimde gözlerini açıyor, bir şeyler söylemeye çalışıyordu. İçim umut doluyor yeniden deniyordum, biliyordum, beni işitiyordu. Daha önce de yazdım, o senin bize emanetindi. Onun için de yaşıyoruz kendimizden fazla ve onun sağlığına kavuşmasını her şeyden çok istiyoruz. Bugün ondan daha çok gelişme bekliyorum, sana onun iyi haberlerini getireceğim, bizi çok sevdiği için gayret edecek, çaba gösterecek ve yeniden evimizin, gönlümüzün köşesinde hayata meydan okuyacak.

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi