şimdi senin uzanıp yattığın otlarda
yarın yeni bir yeşillik büyüyecek
arkadaş z. özger
Can Yoldaşım,
Uzun
bir sessizlik, kocaman bir boşluk, alabildiğine çaresizlik. Garip olan bütün
yaşanılanların, başa gelenlerin ayrılmaz bir parçamız gibi bizimle birlikte var
olması, hayatımıza yapışıp kalması. En son umutlu satırlarda seninle
paylaştığım annemin yaşamla ölüm arasındaki o ince çizginin az berisinde gidip
gelen savaşı aylarca sürdü. Erken sevinmiş, çabuk kapılmışım rehavet duygusuna.
Bir
gece çaresiz bakışlarımızın hapsindeki annemin hastanenin acil müdahale
odasında uyutulmasıyla yeniden alevlenen acılı ve korkulu bekleyiş bize yaşamayı
unutturdu adeta. “Gel anneni gör, inan bana hiç acı çekmiyor” dedi doktor. O soğuk
odada gördüm onu, boğazından indirilen bir boru yardımıyla soluk alıyordu
artık. Doktor elini tuttu annemin bana “dokun” dedi. Sanki daha da küçülmüş
gibi duran soğuk elini tuttum, yanağıma sürüp öptüm, onu son görüşüm olmasından
korkuyordum; bir daha sesini duyamayacağım, gözlerinin derinliklerindeki
sevgiyi hiç hissedemeyeceğim tedirginliğinden bayılacak gibiydim.
O gece annemi
taşıyan ambulansı izlediğim karanlığın ortasında, yeniden başlayan sonu
belirsiz bir yolculuğun içinde bulduk kendimizi. İkinci günün sonunda annemi o
solunum makinesinden ayırdılar, ama hala uyutuluyordu. Her gün birkaç uzun ama
aslında kaşla göz arası geçen dakika için Manisa’ya gidiyor, monitörden
yatağında büzülüp duran iç burkan görüntüsünü izliyordum. Birkaç sevindirici
cümleyi duymayı umut ederek kapısında beklediğim doktor odasındaki her gün “durumu aynı” sözlerini üzüntüyle kabullenip
dönüyordum.
11.
günün sonrasında annemin sulu gıdalar almaya başladığı haberiyle yüzümüz güldü
biraz. Bir gün sonrasındaysa anestezi yoğun bakımdan genel yoğun bakıma alındı.
Artık yanına gidip saçını okşayabiliyordum, hep uyuyor olsa da ellerine dokunup
“biraz daha dayan anne” diyordum ona. Sonra yeniden enfeksiyon günleri başladı.
“Zatürre” dedi doktor. “tedaviye yanıt verir mi göreceğiz, takip
ediyoruz.."
Umudumuz yeniden karardı. Zaman akıp gidiyordu, “oğlummm”
diyordu annem beni görünce. Kendine geliyordu usul usul, morarmış kollarını
gösteriyor, açlıktan şikayet ediyordu. Konuşması bozulmuştu ama, yine de
ağzından dökülen o vurgulu “oğlum” sözüyle dünyalar benim oluyordu.
Bugün
hayatımızın dramatik bir dönemi daha bitti. Annemi yeniden eve getirdik, o
kabus günlerine yeniden dönmek istemiyoruz, bu kez başaracağız can yoldaşım,
güzel günlere onunla yeniden tutunacağız. Sevgini gönder bize uzaklardan, buna
çok ihtiyacımız var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder