31 Mart 2017 Cuma

137.Mektup



nerden baksan bir bütün hüznümüz

nerden baksan sonunda o diri çiçek



Turgut Uyar


Can Yoldaşım,



Bir şeylerin bittiğini, değiştiğini ilkin anlamıyorsun. Yitirdiklerini bıraktığın aynı yerde bulacağını sanıyorsun hep. Ve yanıldığını görüyorsun, yaşadıklarının bir düş olduğuna inanmak istiyorsun. Oysa kendinden uzak olduğunu düşündüğün ölüm, ayrılık, acı ve özlem bir gün gelip buluyor seni, bütün benliğini kavrıyor ve kor ateşlerin ortasına atıyor sevincini, umudunu, mutluluğunu. Tek başıma gittim bağa geçen hafta. Kimseler yoktu yanımda,  seninle yalnız bir buluşmayı ummuşum gibi, ayak izlerinin, sesinin peşinde budama yapmaya çalıştım. Düş kırıklığı saatleriydi, keyifsizce mücadele ettim, yıllar sonra bir kez daha kabullenemediğim o gerçekle baş başa kalıp yokluğunu içime çektim derin derin nefes alır gibi. Cesaretim kırıldı, bu hafta ablamla  gittim. Tadı yoktu hiç bir şeyin. Sessizlikti sadece; derin, sonsuz ve hüzünlü. Zaman zaman konuşuyorduk, ikimizin de belleği geçmişle doluydu. Bu nedenle geçmişte kalan güzellikleri, yaşadığımız yalnızlığı bırakıp bir şeyler diyemiyorduk birbirimize. 


Odun ateşi üzerinde kaynayan çay suyu.

Sessizliğin doğal bir parçası gibi renk cümbüşünün ortasında  cıvıldayan kuşlar.

Yağmurlarla beslenen deredeki suyun çağlayışı.

Yeşil yeşil gülümseyen otlar, yeniden uyanan ağaçlar.

İlkyaz umutları: rüzgarla üşüten, güneşle ısıtan, ön adı yalnızlık olan bir hayat güncesinin ne diyeceğini şaşıran heyecanı.


Bıraktıklarını korumanın kaygısı içinde, seni üzmemenin, incitip küstürmemenin telaşıyla boğuşuyoruz. Bizden sana uzanacak sadece bir elin sıcaklığı, çayın o hiç değişmeyen rengi ve kokusu. Zaman çok şeyi alıp götürüyor, değişmeyen sendin, galiba biz yeniliyoruz usul usul. 








ama baharda ya da dışarda

sonsuz göğün altında

aşkın aşkla çarpımı

nedendir bilinmez

garip bir biçimde

hep sonsuzdur



Turgut Uyar


 

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi