nerden baksan bir bütün
hüznümüz
nerden baksan sonunda o
diri çiçek
Turgut
Uyar
Can Yoldaşım,
Bir
şeylerin bittiğini, değiştiğini ilkin anlamıyorsun. Yitirdiklerini bıraktığın
aynı yerde bulacağını sanıyorsun hep. Ve yanıldığını görüyorsun, yaşadıklarının
bir düş olduğuna inanmak istiyorsun. Oysa kendinden uzak olduğunu düşündüğün
ölüm, ayrılık, acı ve özlem bir gün gelip buluyor seni, bütün benliğini
kavrıyor ve kor ateşlerin ortasına atıyor sevincini, umudunu, mutluluğunu. Tek
başıma gittim bağa geçen hafta. Kimseler yoktu yanımda, seninle yalnız bir buluşmayı ummuşum gibi,
ayak izlerinin, sesinin peşinde budama yapmaya çalıştım. Düş kırıklığı
saatleriydi, keyifsizce mücadele ettim, yıllar sonra bir kez daha kabullenemediğim
o gerçekle baş başa kalıp yokluğunu içime çektim derin derin nefes alır gibi.
Cesaretim kırıldı, bu hafta ablamla
gittim. Tadı yoktu hiç bir şeyin. Sessizlikti sadece; derin, sonsuz ve
hüzünlü. Zaman zaman konuşuyorduk, ikimizin de belleği geçmişle doluydu. Bu
nedenle geçmişte kalan güzellikleri, yaşadığımız yalnızlığı bırakıp bir şeyler
diyemiyorduk birbirimize.
Odun
ateşi üzerinde kaynayan çay suyu.
Sessizliğin
doğal bir parçası gibi renk cümbüşünün ortasında cıvıldayan kuşlar.
Yağmurlarla
beslenen deredeki suyun çağlayışı.
Yeşil
yeşil gülümseyen otlar, yeniden uyanan ağaçlar.
İlkyaz
umutları: rüzgarla üşüten, güneşle ısıtan, ön adı yalnızlık olan bir hayat
güncesinin ne diyeceğini şaşıran heyecanı.
Bıraktıklarını
korumanın kaygısı içinde, seni üzmemenin, incitip küstürmemenin telaşıyla
boğuşuyoruz. Bizden sana uzanacak sadece bir elin sıcaklığı, çayın o hiç
değişmeyen rengi ve kokusu. Zaman çok şeyi alıp götürüyor, değişmeyen sendin,
galiba biz yeniliyoruz usul usul.
ama baharda ya da
dışarda
sonsuz göğün altında
aşkın aşkla çarpımı
nedendir bilinmez
garip bir biçimde
hep sonsuzdur
Turgut
Uyar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder