31 Aralık 2016 Cumartesi

134.Mektup

                                                            



                                       bir çocuk!

                                       sarı kafalı

                                       inatçı, güzel ve ağırkanlı

                                               Aritmetikte yanlış yapabilir

                                               İmlada asla!...



                                              Turgut Uyar





Can Yoldaşım



İçimizde binbir soruyla geldik tahlil sonuçlarını almaya. Dönüp baktığında sıradan bir yaz başlangıcıydı çogu kişi için. Oysa bizim hayatımızın dönüm noktasıydı. Gelmedin, “Sen al gel” dedin. Hala anımsadıkça içimi alev alev yakan kalp çarpıntısıyla tırmandım laboratuvarın merdivenlerini. Zarf içindeki raporu uzatıp “Doktorunuza götürün” dedi. Kapı eşiğinde zarfı açıp okudum. Beklediğim, umut ettiğim, dilediğim bu değildi. Düşündükçe “Yok canım, mümkün değil!” diyerek kafamdan uzaklaştırmaya çalıştığım kötü olasılıkları gerçekleyen tanı raporunu zarfa koydum yeniden. Yüzümde anlamsız bir ifade olduğundan emindim, oysa içimde bir kasırga vardı her şeyi yakıp yıkan, geri dönüşü olmayan biçimde harap eden..



Apartman girişinde bekliyordun beni, gülümsediğimi anımsıyorum. “Okudun mu?” diye sordun. Daha hiç bir şeye hazır değildim, “Hayır” dedim kısaca, “Doktorumuza götürecekmişiz”...Ömrümün en sessiz, en ıssız, en çaresiz, en umutsuz ve en karanlık yolunu yürüdüm sonra yanı başında. Hastane bahçesinde kafeteryaya oturunca “Aç bakalım” dedin. Zarfı uzattım, “Okudun mu” diye sorduğunda başımı öne eğdim yalnızca. Kısa sürdü her şeyi anlaman ve sadece “Biliyordum..” dedin. Dönüş yolunda ayrıldın benden, başka yere oturdun ve gözyaşlarını sessizce akıttın içine. Sonun başlangıcındaymışız, acının ve ölümün kapı eşiğindeymişiz, ayrılığın ıslak yanaklarından öpmüşüz o gün özlemle.


Yarın yıl sonu. Senden sonra akıp giden zamanın bir başka tescili gibi sanki. Hep aynı burukluk, aynı hüzün, aynı acı. “Biliyordum” demiştin o gün ve sonrası için. Gerçekten biliyor muydun, sen nasıl özleyeceğimizi, nasıl sonsuz bir acının kollarında sayıklar gibi hep seni özlemle çağıracağımızı?

Kar yağıyor. Sessiz, usul ve inatçı bir sabırla. Seni çok özlüyorum her şeye karşı durup sessiz, usul ve inatçı bir sabırla.  


Hiç yorum yok:

Blog Arşivi