bir
çocuk!
sarı
kafalı
inatçı,
güzel ve ağırkanlı
Aritmetikte
yanlış yapabilir
İmlada
asla!...
Turgut
Uyar
Can
Yoldaşım
İçimizde
binbir soruyla geldik tahlil sonuçlarını almaya. Dönüp
baktığında sıradan bir yaz başlangıcıydı çogu kişi için.
Oysa bizim hayatımızın dönüm noktasıydı. Gelmedin, “Sen al
gel” dedin. Hala anımsadıkça içimi alev alev yakan kalp
çarpıntısıyla tırmandım laboratuvarın merdivenlerini. Zarf
içindeki raporu uzatıp “Doktorunuza götürün” dedi. Kapı
eşiğinde zarfı açıp okudum. Beklediğim, umut ettiğim,
dilediğim bu değildi. Düşündükçe “Yok canım, mümkün
değil!” diyerek kafamdan uzaklaştırmaya çalıştığım kötü
olasılıkları gerçekleyen tanı raporunu zarfa koydum yeniden.
Yüzümde anlamsız bir ifade olduğundan emindim, oysa içimde bir
kasırga vardı her şeyi yakıp yıkan, geri dönüşü olmayan
biçimde harap eden..
Apartman
girişinde bekliyordun beni, gülümsediğimi anımsıyorum. “Okudun
mu?” diye sordun. Daha hiç bir şeye hazır değildim, “Hayır”
dedim kısaca, “Doktorumuza götürecekmişiz”...Ömrümün en
sessiz, en ıssız, en çaresiz, en umutsuz ve en karanlık yolunu
yürüdüm sonra yanı başında. Hastane bahçesinde kafeteryaya
oturunca “Aç bakalım” dedin. Zarfı uzattım, “Okudun mu”
diye sorduğunda başımı öne eğdim yalnızca. Kısa sürdü her
şeyi anlaman ve sadece “Biliyordum..” dedin. Dönüş yolunda
ayrıldın benden, başka yere oturdun ve gözyaşlarını sessizce
akıttın içine. Sonun başlangıcındaymışız, acının ve ölümün
kapı eşiğindeymişiz, ayrılığın ıslak yanaklarından öpmüşüz
o gün özlemle.
Yarın
yıl sonu. Senden sonra akıp giden zamanın bir başka tescili gibi
sanki. Hep aynı burukluk, aynı hüzün, aynı acı. “Biliyordum”
demiştin o gün ve sonrası için. Gerçekten biliyor muydun, sen
nasıl özleyeceğimizi, nasıl sonsuz bir acının kollarında
sayıklar gibi hep seni özlemle çağıracağımızı?
Kar yağıyor. Sessiz, usul ve inatçı bir sabırla. Seni çok özlüyorum her şeye karşı durup sessiz, usul ve inatçı bir sabırla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder