30 Kasım 2016 Çarşamba

133.Mektup



Ağır abi triplerinde bir kış
Kasvetli yorganı çektik üzerimize
Delişmen  çocuklar gibi 
içimizde kıkırdıyor oysa ilkyaz 

(Okan Copkıran)

Can Yoldaşım,

Soğuk kasım günlerinde okuldan çıkıp eve dönmenin mutluluğunu nasıl yaşadığını gördüm ben sende. Gün boyu ne yaşarsan yaşa, evin sıcaklığına adımını attığında unuturdun her şeyi. Yeri her geldiğinde tekrarlamaktan usanmaz, hepimize can verirdin: "Birlikte sağlık içinde olduğumuz bugünlerin değerini bilelim; sevgimizi, umudumuzu diri tutalım, daha sonra çok arayacağız bu mutluluğu.." Biliyordun ayrılığın, ölümün ve özlemin eninde sonunda kapımızı çalacağını, gözlerini kapayıp sevdiğin bir şarkıyı dinlermişcesine kendini kollarına bırakmıştın deli dolu geçen zamanın. Yaşamanın, her şeye karşın yaşamanın coşkulu dolu o ıslık sesiydi, kimsesiz yüreğinden kanatlanıp bizi çağıran.

Dostluğun, içtenliğin, kardeşliğin, aşkın kırılıp dökülen bir eşya muamelesi gördüğü bir çağ bu oysa. Çabuk unutuyoruz, tozlanmaya mahkum ediyoruz insana ait en duyarlı köşelerden kopup gelen duyguları. İşte bu nedenledir senden sonra bizi saran yalnızlığa yenilişimiz, Çünkü biz gördük; sevdiğin bir kitabın sayfalarına nasıl hayranlıkla dokunduğunu, bir gülü koklar gibi sayfaların arasında sarhoş olduğunu, soluğun daralıp ayakta durmakta zorlanırken bile son kez sardunyaları sulayıp vedalaştığını, büyülenmiş gözlerle başını kaldırıp bulutlara elveda dediğini... Sana haksızlık eden hayata ve zamana karşı, sevmekten hiç vazgeçmeyerek isyan ettin.

Ah o yüzündeki gülümseme, bu dünyadan alıp başını giderken!Ne korku, ne de acı, sadece bir kırık gülümseme.


Hiç yorum yok:

Blog Arşivi