30 Temmuz 2016 Cumartesi

129.Mektup


Can Yoldaşım,

Yenilmek nedir, ne zaman inanır ya da kabullenir insan yenildiğine? Başarısızlık mıdır yenilginin yürekteki izdüşümü, yoksa bir kısırdöngü içinde gözleri bağlı dönüp durmak mıdır? Hep duvarlara tosladıkça, zamana yaydıkça mutluluk beklentisini, düşlerin ölmeye başlaması mıdır yenilmek?

Sana verdiğim sözler bulanık sularda yitip gittikçe, umudum azaldıkça yeniliyorum Can Yoldaşım. Kusuru kendimde bulur oldum, içine sevgi ve emek koymadığım hiç bir düş gerçeğe dönmüyor ve dönmeyecek galiba. Dikenler kanatmalıydı ellerimi, avuçlarım kabarmalıydı çapa sallamaktan, omuzlarım yara içinde kalmalıydı, sırtım kamburlaşmalıydı ilaçlama yaparken, kör karanlıklara değin dolanıp durmalıydım asmaların arasında, tek tek gülümseyerek okşamalıydım dalları; en iyisi için hırslanırken, varımı yoğumu harcarken alçakgönüllü anılarımızın önünde saygıdan eğilmeliydim. Bugün ağlıyorum hırsımdan, çaresizliğimden, adını ağzıma alamıyorum, seni özlemek bile acı veriyor artık. İşte düşlerimiz, işte umut ettiklerimiz diye sevinçle haykıramadan zamana bıraktığımız o güzel dünya imgesi hep yaralanıyor, bir tümör gibi her yanımı ele geçiriyor sözlerimi tutamanın üzüntüsü.

Bu gece rüyalarıma girme, sana sarılamam, yüzüne bile bakamam. Gücüm kalmadı artık, sana hiç yalan söylemedim. Oyuncağı kırlmış bir çocuk gibi dünyayı görmüyor gözüm. 

 

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi