Can Yoldaşım,
Tandık bir yüzdü o benim için. Belki de duygu demek daha doğruydu, ya da belli belirsiz bir okşayış, gerçek mi yoksa düş mü olduğuna karar veremediğim bir dokunuş, fısıltı gibiydi o. Nereye gitsem yanımdaydı son iki gündür. Geçmiş günlerin, sıcak haziranların akşamüstlerinden çıkıp gelen o tatlı esintiydi, işliklerimizin üstüne çıkardığımız eski gömleklerimizi, bağ damının yanındaki havuza giden taş döşeme yolun iki kenarında serpile serpile büyüyen mısırların yumuşak tondaki yeşilliğini, asma dallarını, söğüt yapraklarını dalgalandıran. . Haziran güneşinin altında dellenen ruhumuza su serperdi o; düşlerimizi dizginler, yorgunluğumuzu alır, umutlarımızı tazeler, sevgimizi hep diri tutardı. Ölüme karşı, yaşama karşı, olanaksızlıklara, umutsuzluklara karşı direnç verirdi, yaralı yüreklerimize. Hoşgörürdük hoyrat ve acımasız insanlık hallerini, önümüzde uzanan uçsuz bucaksız ve belirsiz zamanla girdiğimiz yarışta ellerimizden tutar, uzak kıyıları yakın kılar, bir acıdan alır bir küçük ve alçakgönüllü mutluluğun dibine bırakırdı çocukluğumuzu.
Kaldırımda yürürken ürperiyordu kollarım aniden, başımı kaldırıp uzak yollara, gözümün değdiği belirsizlikte duran ağaçlara, ovalara dalıyordu bakışlarım. Ağlamak duygusu sarıyordu her yanımı sonra, girdiğim savaşlar, verdiğim mücadelelerin anlamsızlığıyla sendeliyordum sen olmayınca. Sesini duyamayınca, hiç güçsüzlük, zayıflık çekincesine kapılmadan sarıldığım kollarını yanımda bulamayınca koşmak geliyordu içimden çılgınca. Bağırmak, haykırmak istiyordum seni, aramak istiyordum her yerde ve sonra bulmak hiç ummadığım bir köşede.
Aslında beni en çok anlayanı,en çok seveni yitirmişim seninle birlikte. Kimse bilmiyor neyi sevdiğimi, ne beklediğimi, ne bildiğimi, ne zaman ölüp ne zaman dirildiğimi. İkimizin yalnızlığı bana kaldı can yoldaşım. Bütün uçsuz bucaksızlığı, sınırsızlığı ile her yanımı kapladı. Kardeşliğimiz ile daralttığımız bu sessiz dünya şimdi beni boğuyor gibi. O sessizliği yeniyorduk biz, yüreklerimizi birleştirip aydınlatıyorduk yolumuzu. o yolu hiç yitirmedim ama yoruldum artık kardeşim. o koca çınarın dibindeki ikindi yorgunluklarımıza benzemiyor bu pek.. Hayatımdaki boşluğunun bıraktığı bir duygusal yetmezlik tanısıyla yaşıyorum günleri amansız bir hastalık gibi.
Haziran: yenilgiyi kabullendiğim hazin günleri yazın.
Temmuz: sana başarı ve mutluluk haberleri vermeyi umduğum uzun ve sıcak günleri ömrümün.
Ağustos: hep aynı hüznü barındırıyor içinde. yeniden yaşadığım ve iliklerime değin titrediğim kara kış günleri. bir bende anlam bulan, kimsenin bilmediği...
Bu yaz da böyle bitmesin, bıraktığın herşey küllerinden doğsun artık. Yitik ve hüzünlü kırık sevdamızın satırlarını yazmayayım sana.
Kaldırımda yürürken ürperiyordu kollarım aniden, başımı kaldırıp uzak yollara, gözümün değdiği belirsizlikte duran ağaçlara, ovalara dalıyordu bakışlarım. Ağlamak duygusu sarıyordu her yanımı sonra, girdiğim savaşlar, verdiğim mücadelelerin anlamsızlığıyla sendeliyordum sen olmayınca. Sesini duyamayınca, hiç güçsüzlük, zayıflık çekincesine kapılmadan sarıldığım kollarını yanımda bulamayınca koşmak geliyordu içimden çılgınca. Bağırmak, haykırmak istiyordum seni, aramak istiyordum her yerde ve sonra bulmak hiç ummadığım bir köşede.
Aslında beni en çok anlayanı,en çok seveni yitirmişim seninle birlikte. Kimse bilmiyor neyi sevdiğimi, ne beklediğimi, ne bildiğimi, ne zaman ölüp ne zaman dirildiğimi. İkimizin yalnızlığı bana kaldı can yoldaşım. Bütün uçsuz bucaksızlığı, sınırsızlığı ile her yanımı kapladı. Kardeşliğimiz ile daralttığımız bu sessiz dünya şimdi beni boğuyor gibi. O sessizliği yeniyorduk biz, yüreklerimizi birleştirip aydınlatıyorduk yolumuzu. o yolu hiç yitirmedim ama yoruldum artık kardeşim. o koca çınarın dibindeki ikindi yorgunluklarımıza benzemiyor bu pek.. Hayatımdaki boşluğunun bıraktığı bir duygusal yetmezlik tanısıyla yaşıyorum günleri amansız bir hastalık gibi.
Haziran: yenilgiyi kabullendiğim hazin günleri yazın.
Temmuz: sana başarı ve mutluluk haberleri vermeyi umduğum uzun ve sıcak günleri ömrümün.
Ağustos: hep aynı hüznü barındırıyor içinde. yeniden yaşadığım ve iliklerime değin titrediğim kara kış günleri. bir bende anlam bulan, kimsenin bilmediği...
Bu yaz da böyle bitmesin, bıraktığın herşey küllerinden doğsun artık. Yitik ve hüzünlü kırık sevdamızın satırlarını yazmayayım sana.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder