31 Mayıs 2014 Cumartesi

105. Mektup




Ağaç anlatabilir kendini yağmura,
Hiç değilse fisıldayabilir, bunu biliyorum.
Kuş nasil tarif edecek; konsa yeryüzünde av,
Uçsa bir ömür boynunda vebal."

(Birhan Keskin)

Can Yoldaşım,

Mayıs : derip toparlanma ayıydı baharın. Nisan yağmurlarıyla boy atan otların biçildiği, domates biber karıklarının açıldığı, tütün dikimlerinin son bulup çapaya geçildiği, zeytinlerin sulandığı, asmaların ilk ilaçlamasının yapıldığı umutlu bekleyişlerin ayıydı. Ama 13 Mayısta yüzlerce maden işçisinin zehirlenerek yaşamını yitirdiği kara bir ay olarak kayıtlarına geçti hayatımızın. Hiç bu kadar çok ölüm haberi duymamış, bu kadar çok ambulansı, televizyoncuyu, polisi, devlet büyüğünü görmemiştik daha önce. Bir sürü insan eksildi ömrümüzün sahnesinden. Belki aynı kahvede yakın masalarda birbirimizi görmeden çay içtiğimiz, aynı pide kuyruğunda beklediğimiz, çarşıda bir  tezgah başında  sebze meyve seçtiğimiz, aynı minibüste alın yazımıza doğru yol aldığımız ama varlığımızdan habersiz olduğumuz nice insan yitip gitti. 

Sonra aralıksız yağmurlar başladı, dünyamız kararmıştı adeta, acının tutsağı olduk günlerce, körebe oynadık günlerin kucağında. yarım kalan bir şeyleri tamamlama telaşıyla bakıyorduk zamana. Işığa doğru ilerliyorduk el yordamıyla, o zayıf bir görünüp bir yiten ışığın loş aydınlığına koşmak istiyorduk. Bu karanlık dehlizten kurtulmalıydık. Ya da uyanmalıydık bu kötü rüyadan. Ve ne zaman?....

olmuş olan her şey,
olmamış olan her şeye yer açmak için unutulacak…









Hiç yorum yok:

Blog Arşivi