31 Aralık 2011 Cumartesi

79.Mektup


Gelmek isterdim günler sonra
Eğer dayanabileceğime dair
En küçük bir emare bile taşısam
Oğlunun fotoğrafına bakarak
Ağlayan bir ana karşısında

(Abdülkadir Bulut / Gözyaşları da Çiçek Açar / Sulanırken Vurulan Kuşlar)

Can Yoldaşım,
Geçen uzun zamanın ardından, resimlerine bakmaktan; sözlerini, gülüşlerini anımsamaktan, gönül çalıp iç burkan hallerine yanmaktan da öte varlığını hep yanımda kılan o sıcaklığı sana anlatmakta güçlük çekiyorum. Uzun bir sessizliğin ortasında, yorgunluk uykularını ikiye bölen, sıçratıp kaldıran, titreten, bağıra bağıra ağlama güdüsüyle insanın içini kavuran bir sıcaklık bu, hatta kızgın bir ateş. Sigarayı bıraktıktan yıllar sonra bile, ikram edilen sigaranın o büyülü paketiyle burun buruna gelip uzanıp almakla almamak arasında gidip gelen istenç yitiminin benliğimi yıkıntıya çevirdiği bir özleyiş gibi bu: düşündükçe etkisi artan...Çalışırken, okurken, uyurken, yürürken, gülerken, ağlarken, her solukta seni duyumsamak, yokluğuna sessiz bir ağıt yazıp içimde bir yerlere akıtmak bu duygunun diğer adı.
Gelen yeni yılın yaşantımızdaki yansıması nasıl olur bilmiyorum. Sonuçta başı sonu belirli bir zamana ait dönüm noktaları değil midir yıllar; birbirini izleyen, savaşları, düşüp kalkmaları, yeniden doğuşları, yitişleri, bitip tükenişleri, duyguları bir sonraki döneme devreden?Acın sürecek demek, özleyişimiz hiç dinmeyecek, içimize akacak bir şeyler, gülerken bile ağlayacağız, toprak, su, yağmur, güneş, kuşlar ve ağaçlarda bile seni bulacağız, seni anacağız. Bir yerleri yıkacağız, bir şeyleri kırıp bir şeyleri onaracağız, öleceğiz hep beraber senin için, sonra doğup büyüyeceğiz yine senin için. Kimsenin bilemeyeceği, ayırdına varamayacağı bu sevdanın yolculuğu nerede sonlanır ben de bilmiyorum. İçimi kıpır kıpır eden, coşturup estiren bu duygu fırtınasının ardından dinginliğin ortasında durup, "tamam" dediğimde galiba, senin yanında olacağım. Çok uzadı bu ayrılık, bir yanım topal, aksıyor bir yanım, umutsuz bir yanım ve çok mutsuz. Direniyor öbür yanım, sana göstermek için umutlarının yüceliğini ve elini uzatıp tutamadığın güzelliklerini yaşamanın. Çok uzadı bu ayrılık, bir yerlerde bulmalıyım seni; bir yerlerde yüzünü görmeli, sesini işitmeliyim, kokunu duymalıyım, sana sarılmalıyım bir yerlerde. Senin çok sevdiğin bir yerde ben de seni çok sevmeliyim. O yerde beklemeliyim, beklerken gül dikmeliyim,  nasır tutmalı ellerim, gözlerim yaşarmalı içi boş kuş yuvalarını görünce ve her gün ölmeliyim seni beklerken. Bağ budarken o çok sevdiğin kuşun sesini işittiğimde, çocuk cesaretinle anneme kol kanat gerdiğin tütün çardaklarını anımsamalıyım, daha çok sevmeliyim seni.
Biz ömrümüzün masumiyet yıllarını yaşamışız seninle. Güzel kitaplar okumuş, iyi filmler seyretmişiz, şarkıların en dokunaklı, en inandırıcı olanlarını, aşkı ve insanı en yalansız anlatanlarını dinlemişiz, yüreğimize küçük küçük çizikler atan akıllı ve duygulu insanlar tanımışız. Yokluğunda anladım, aslında ne denli yalnız olduğumuzu ve hep birbirimize tutunduğumuzu.


sadece ben farklıyım
biraz dalgın ve uzak
     bir hayli karamsar
biliyorsun
içimde kirli bir balon gibi büyüyen boşluğun
        tek bir sebebi var
              senin yokluğun

(Attila İlhan / Ayrılık Sevdaya Dahil / O Plajda Onsuz)

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi