31 Mayıs 2011 Salı

71.Mektup



Önce sesin gelir aklıma

Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm

Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli

Sonra cumartesi günleri gelir

Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum

Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.



Kırk kere söyledim bir daha söylerim

Savaşta ve barışta, karada ve denizde,

Düşkünlükte ve esenlikte

Zamanımız apayrı bize göre

Yanyana olduk mu elele

Aç kalsak ağlamayız biliyorum.



İçim güvercinleri okşamış gibi rahat

Sen yanımdayken ister istemez

Geniş meydanlarda akşam üstleri

Üstüste üç kere deniz, üç kere çınarlar.



Sen yanımdayken ister istemez

Uzak ırmakları hatırlıyorum.

(Turgut Uyar / Senfoni) 

Can Yoldaşım,

1. O kitabı aradım, gece seni düşünürken düştü aklıma. Çok basit, karton kapağı olan, sarı sayfaları sanki bahar yağmurlarının yeşertip boy attırdığı yeşil otların kokusunu taşıyan bir kitaptı, hüzünlü resimleri vardı. Ne olur bulayım onu, galiba yaşam karşısındaki ilkeli ve ödünsüz duruşunun izleri gizli onda.

2. Annemin sesi hiç bu denli iç burkucu gelmemişti bana. Bir düş, bir şaka sanmıştı gidişini. O inanmazlık duygusuyla seni sayıklamış, hep aynı sözleri dolamıştı diline: "De gidi Mustafam, de gidi oğlum!".. Uyuyup uyanıyor sesi o tatlı, o büyülü, o isyankar, o acılı tonuyla yüreklerimizi dağlıyordu. Kendi iç yangınımızı, ateşi ve alevleri yaşantımızın bir kıyısında bırakıp ona üzülüp onun umarsızlığına yanar olmuştuk.Akşamları balkona çıkıp dönüş yolunu gözlüyordu. Kendini hasta edip, yatağa düşünceye kadar sürdü bekleyişi. "Yalnızız, senden başka kimsemiz yok, bizi anasız bırakma" dedik, göğsünde ağladık. Acısını derinlere gömüp tuttu ellerimizden. Ortağı olduğun, seninle  bağdaştırdığımız bir yaşam harmanında savrulurlen, ışığımız oluyor anam, gözyaşı hiç kurumuyor, kol kanat gerip dermanı oluyor yokluğunun..

3. Ayın son günlerine sıkıştırılmış,zorlama satırlara dönüşecek diye korkar oldum yazdıklarımdan. Oysa her an seni düşünüp biriktirirken içimde, yitip giden zamanın hızına yetişemez oldum, hep o aynı dert; geçip giden günlerin ardında yürüyorum, artık hayat benden çok hızlı, kaplumbağa adımlarıyla tutuyorum yokluğunun ve kara zamanların güncesini.

4. "Gideceği günü kendi seçti".. Böyle diyor 6 Mayıs'ta "3 Fidan'ın" yanına giden  Halit Çelenk'in eşi Şekibe Hanım. "Öyle çok seviyordu ki onları, kendi gideceği günü aynı tarihe denk getirdi." Çok mu seviyordun sen de onu, gidişini onun gidişiyle denk düşürdün can yoldaşım?  Hani hasta yatağında ona öyküler okuduğun, hani "Dünyayı değiştirem 100 Büyük Olay" kitabında insanlığın aya çıkışını okurken sana inanmayıp "Hadi oğlum onlara aya maya gitmemiştir, yalan bunlar" diyen dedem miydi özlemle içinde yaşattığın:

- Niye gitmesinler dede?
- Sıcaktır orası oğlum, adamı yakar...

5.                                 bir sinemanın önündeyim
siyah beyaz bir film varmış
annem babam beni çok severmiş
ankara'dan abim gelmiş
evde bir bayram havası
annem babam beni çok severmiş 



Evet hep açık gidip gelen ağzın içindi;
Gökyüzünün o huysuz maviliği içindi;
Elma kokan bir Türkçeyle konuştuğun içindi;
Ölümün sefil, kötü belleği içindi;
Her gün Pazar kurulan o sokaklar içindi;
Saçında uykusu kaçmış çiçekler ıslattığın içindi;
Çocuklar okuldan dönüyormuş gibi sesin içindi;


İşte bütün ama bütün bunlar için sana teşekkür ederim.
(İlhan Berk / Teşekkür) 

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi