Önce sesin gelir aklıma
Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
Sonra cumartesi günleri gelir
Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.
Kırk kere söyledim bir daha söylerim
Savaşta ve barışta, karada ve denizde,
Düşkünlükte ve esenlikte
Zamanımız apayrı bize göre
Yanyana olduk mu elele
Aç kalsak ağlamayız biliyorum.
İçim güvercinleri okşamış gibi rahat
Sen yanımdayken ister istemez
Geniş meydanlarda akşam üstleri
Üstüste üç kere deniz, üç kere çınarlar.
Sen yanımdayken ister istemez
Uzak ırmakları hatırlıyorum.
(Turgut Uyar / Senfoni)
Can Yoldaşım,
1. O kitabı aradım, gece seni düşünürken düştü aklıma. Çok basit, karton kapağı olan, sarı sayfaları sanki bahar yağmurlarının yeşertip boy attırdığı yeşil otların kokusunu taşıyan bir kitaptı, hüzünlü resimleri vardı. Ne olur bulayım onu, galiba yaşam karşısındaki ilkeli ve ödünsüz duruşunun izleri gizli onda.
2. Annemin sesi hiç bu denli iç burkucu gelmemişti bana. Bir düş, bir şaka sanmıştı gidişini. O inanmazlık duygusuyla seni sayıklamış, hep aynı sözleri dolamıştı diline: "De gidi Mustafam, de gidi oğlum!".. Uyuyup uyanıyor sesi o tatlı, o büyülü, o isyankar, o acılı tonuyla yüreklerimizi dağlıyordu. Kendi iç yangınımızı, ateşi ve alevleri yaşantımızın bir kıyısında bırakıp ona üzülüp onun umarsızlığına yanar olmuştuk.Akşamları balkona çıkıp dönüş yolunu gözlüyordu. Kendini hasta edip, yatağa düşünceye kadar sürdü bekleyişi. "Yalnızız, senden başka kimsemiz yok, bizi anasız bırakma" dedik, göğsünde ağladık. Acısını derinlere gömüp tuttu ellerimizden. Ortağı olduğun, seninle bağdaştırdığımız bir yaşam harmanında savrulurlen, ışığımız oluyor anam, gözyaşı hiç kurumuyor, kol kanat gerip dermanı oluyor yokluğunun..
3. Ayın son günlerine sıkıştırılmış,zorlama satırlara dönüşecek diye korkar oldum yazdıklarımdan. Oysa her an seni düşünüp biriktirirken içimde, yitip giden zamanın hızına yetişemez oldum, hep o aynı dert; geçip giden günlerin ardında yürüyorum, artık hayat benden çok hızlı, kaplumbağa adımlarıyla tutuyorum yokluğunun ve kara zamanların güncesini.
4. "Gideceği günü kendi seçti".. Böyle diyor 6 Mayıs'ta "3 Fidan'ın" yanına giden Halit Çelenk'in eşi Şekibe Hanım. "Öyle çok seviyordu ki onları, kendi gideceği günü aynı tarihe denk getirdi." Çok mu seviyordun sen de onu, gidişini onun gidişiyle denk düşürdün can yoldaşım? Hani hasta yatağında ona öyküler okuduğun, hani "Dünyayı değiştirem 100 Büyük Olay" kitabında insanlığın aya çıkışını okurken sana inanmayıp "Hadi oğlum onlara aya maya gitmemiştir, yalan bunlar" diyen dedem miydi özlemle içinde yaşattığın:
- Niye gitmesinler dede?
- Sıcaktır orası oğlum, adamı yakar...
5. bir sinemanın önündeyim
siyah beyaz bir film varmış
annem babam beni çok severmiş
ankara'dan abim gelmiş
evde bir bayram havası
annem babam beni çok severmiş
annem babam beni çok severmiş
ankara'dan abim gelmiş
evde bir bayram havası
annem babam beni çok severmiş
Evet hep açık gidip gelen ağzın içindi;
Gökyüzünün o huysuz maviliği içindi;
Elma kokan bir Türkçeyle konuştuğun içindi;
Ölümün sefil, kötü belleği içindi;
Her gün Pazar kurulan o sokaklar içindi;
Saçında uykusu kaçmış çiçekler ıslattığın içindi;
Çocuklar okuldan dönüyormuş gibi sesin içindi;
Gökyüzünün o huysuz maviliği içindi;
Elma kokan bir Türkçeyle konuştuğun içindi;
Ölümün sefil, kötü belleği içindi;
Her gün Pazar kurulan o sokaklar içindi;
Saçında uykusu kaçmış çiçekler ıslattığın içindi;
Çocuklar okuldan dönüyormuş gibi sesin içindi;
İşte bütün ama bütün bunlar için sana teşekkür ederim.
(İlhan Berk / Teşekkür)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder