3.
aynaların arka yüzünde
karlı geceler
güneşli sabahlar gibi geride
bıraktığımız gençliğimiz
lodosla savrulan biz miyiz
yani ikimiz
ve gölgeli aydınlığı
kırılgan yüreklerimizin
kuşların yere indiği bu kış günü
tophane'de
sıcak bakışlı iki pencere
öyle dursa
belki yalnızlığımızı silip atar
"bursa'da zaman"
ve bursa
ellerimizin sıcacık buluşmasında
o acemi telaş
yine de kar düşer düşüncemize
hüzün sızar
ne kadar gün vursa
yamaçlara tutunan sis
neyi örtüyorsa
işte o
yaşanmış öyküler tüllerin ardında
mor kaküllü akşam
ince buğulu sabahsa
dingin bir sessizliğin üstüne kapanmış kubbeler
çocuk yüzlü ihtiyar evlerden
duman duman yükselen
mutluluk kadar
kahırsa
(Hüseyin Yurttaş / Bursa Düşleri)
Can Yoldaşım,
Işığımız yanıyor; kar, yağmur, çamur, fırtına ve kavurucu sıcakların köklerini yerinden oynattığı, temelini sarstığı günlerin sırtında gezen yaşamın en karanlık anlarında gaz lambasının titrek alevi ile aydınlanıyor gecemiz. Yaş birikiyor gözlerimizde, damın önünde, çiçekliğin yanındaki ocakta kaynayan suyun sesi bile uzaklardan seni çağırdığında. Asma çardağının direkleri gün gün eğrilip zamana ve yokluğuna yenilirken, sanki bir şeyler de yeniden doğup çoğalıyor, sessizce birikip yenileniyor. Belki sana benzeyen, senden bir şeyler taşıyan güzellikler serpilip büyürken "toprakla" özdeşleşip zor da olsa avunmaya çalışacağız ;toprağın hem kendini büyütüp hem de seni yaşattığı mucizeleriyle. Toprak gününü bekliyor, sen olmak için, belki sana benzemek için.Çünkü çıplak ayaklarının sıcağında sana ait olan bir şeyleri duyumsayıp derinlerine hapsetti o, yaşama tutunup başını güne döndürecek; kim bilir ki sesi mi, gözleri mi, yoksa minik elleri mi çağrıştıracak senin yoksul ama paha biçilemeyecek denli de zengin ömrünü? Hoş geleceksin güzel kardeşim, toprak seni yeniden kutsayacak, sular gibi içine çekip bereketini fışkırtacak dağ dağ, çiçek çiçek.
Ne güzel demiş Mustafa Balbay İlhan Selçuk için yazdığı satırlarda.Ölüm sevdiklerimize ilişemiyor can yoldaşım. Ölüm yeniliyor, kenara çekilip pusuyor güzel kardeşim, dimdik bütün görkemiyle meydan okuyor sevdiklerimiz, güller gibi açıp burcu burcu kokuyorlar, seslerini veriyorlar rüzgara, bereketlerini yağmura, emeklerini yeniden doğar gibi yaşama adayıp acılı yürek bozkırlarında at sürüyorlar, dörtnala koşup tozu dumana katarak tüketiyorlar ayrılıkları:
(....)Olmadı. Ama ben İlhan Ağabey’i bize veda etmiş saymıyorum. Bu pencere kapanamaz. Ölüm; daha sağlığında ölümsüzlüğe ulaşmış İlhan Selçuk'a ilişemez.
Şu anda sizlerle olmayı, İlhan Ağabey’i selamlamayı çok isterdim. İnanıyorum ki yüz yüze değiliz ama hepgönül gönüleyiz.
Elbet birgün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak, bu şarkının tamamı hep birlikte çok güzel yazılacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder