25 Aralık 2009 Cuma

54.Mektup


Ne denli çok benziyordun, adını aldığın, bizdeki o hiç dinmeyen acısını bölüştüğün güzel insana. Abimizi yitirdiğimizde, içine düştüğümüz boşluğun, zifiri karanlığın, kimsesizliğin, yalnızlığın tam ortasına doğru çırpmıştın o minicik, o çocuk, o yavru kanatlarını. Mavi gövden, sevimli sevimli bakan gözlerin, küçücük yüreğinin kocaman sıcağıyla acılarımızı kucaklayıp yeniden gülmeyi, ayakta durmayı, direnmeyi, yaşamayı öğretmiştin bize. Her yere gittik seninle, bağları budarken, asmaları ilaçlarken, üzüm keserken,pekmez yaparken yanımızda durup aile olmanın, birlikte yaşamanın, güçlüklere göğüs germenin mutluluğunu yaşattın şu kısacık kuş gibi ömrünle. Aslında garip değil mi, yakın bildiğimiz nice insandan daha içten ve hesapsız kitapsız kucaklaman kimsesizliğimizi? Seni 1.Ağustos.2007'de yitirdiğimiz kardeşimiz denli sevip güzelliğine bağlanırken yokluğun korkuturdu bizi. Gitmek için erken değil miydi? Kokunu, sesini, minik gözlerini, sevgi dolu yüreğini bizden alıp başka diyarlara kanat açmak sana da zor gelmedi mi hiç?
Haydi ona doğru uç güzel kuşumuz. Soğuk bir kış sabahı tıklat abimin güzel ruhunun penceresini. Bizi anlat; onu nasıl sevdiğimizi, hiç unutamadığımızı, çok özlediğimizi, her yerde ve her şeyde onu görüp andığımızı. Omzuna konup yanaklarına mavi tüylerini sür ki öpüşlerimizi duyumsasın; gözyaşlarımızı tutsun gaganda taşıyıp avuçlarına bıraktığın... Tıpkı onu sever gibi sevip özlemimizi giderdiğimiz sende, o da bizi görüp sevsin ve iyi baksın sana.
Haydi özgürlüğe uç güzel kuşumuz, seni biz kadar sevmezdi kimse ve ağlamazdı ardından. Bize baktığın o uzaklardan yine kucakla acılarımızı ve gülümsemeyi öğret, her şeye karşın, ardında bıraktığın kırgın ömrümüze.


Can Yoldaşım,

Bugün senin adını verip sen gibi sevdiğimiz sevgili kuşumuzu yitirdik.

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi