22 Ekim 2009 Perşembe

51.Mektup

......
yağmurlar vardı, hepsini yağdım
ne beklenen gelendi ne gelen beklenendi
devrildim sabrın tehditkar kabzasıyla
uygarlık yarım kaldı dedim, ey zerdüşt
ve yarım barbarlık da
ikisi de caymadı...
gökyüzü soldu
avuçlarımda gencecik bulutlar öldü
ardımdan sürüyerek getirdim kendi ölümü
alın dijital dünyanıza kadavra yaparsınız
içimde yarım kalmış bir orman
içimde yanmış kalmış bir orman...

kan bile terkederken damarını, zamanlar an'larını
her aşk kendi masalını...

dedim, yapraklar mı terk eder ağaçlarını
yoksa ağaçlar mı yapraklarını?

dedim, kimse konuşmayacak mı artık
susuşlarını?
kimse...kimse toplamayacak mı çığlıklarını?

(Yılmaz Odabaşı / Münzevi)


Can Yoldaşım,

Sevdiğin mevsimdeyim, içimde hapsolmuş yağmur sevinci duruyor öylece, demir parmaklıkları kavramış hüznümün elleri, çılgın renklerin dansını izliyor gözlerim. Kaç zamandır tutuklusuyum yalnızlığın, sözümü yitirdim, sesimi arıyorum boynu bükük bağların ıssızlarında, satırlarım ıslanıp silindi yazdığım ne varsa yaşama ilişkin. Sevdiğin mevsimdeyim, okuduğun soluk sayfalarında kitapların, yürüdüğün yolların tozundayım, gözlerinin erimindeyim, tütün sakızlı ellerinin sıcağında, yüreğinin kapı eşiğindeyim.Yanıma gel, hiç yoktun bu denli acımasız, hiç özletmedin kendini umarsızca ve aratmadın köşe bucak bu denli. Ne olur gel, anlamını sende bulsun yoksul ömrüm, sözüm ve özüm doğrularınla bilensin; içimdeki çiçeklerini büyüt mutluluğun, yoksa gölgelenir sevincim, umudum ağlar.
Sevdiğin mevsimdeyim, gelmezsen hiç yağmur yağmaz, kurur toprak, yaprak düşer, dal kırılır, gövde çürür, yanar kavrulur dünyam. Elimi tutmazsan gücüm tükenir, yalanın ve riyanın ortasında yenilirim yokluğuna. Sevdiğin mevsimdeyim, nereye istersen oraya geleceğim, çağır beni..

......
üç teli kırk tel oldu
coştu gönül sazımız

seni yücelteceğiz
koruyup sonsuza dek

ey güzel sevgilimiz

geçse de binlerce yıl
seni hep seveceğiz

(Yaşar Miraç / İstanbul)

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi