
-miho diye bir kuş için-
Çocuk bakışlarının sarmaşıkları süslermiş
Okul kantinlerinin camlarını
Tutar onlara simitler alırmış
Ders aralarında
Sokaklarda elim sende oynar
Ayak izleriyle söyleşirmiş
Yarın hangi rüzgarları getirecekler diye
Kaçamak bakanları da olurmuş
Kendini süzenleri, beni kıskandıranları
Bir ses duyulurmuş sonra dünyayı tutan:
Hadi, yaşamın, yaşamın yanaklarından makas almaya!..
(İbrahim Oluklu / Bir Ses Dünyayı Tutan )
Çocuk bakışlarının sarmaşıkları süslermiş
Okul kantinlerinin camlarını
Tutar onlara simitler alırmış
Ders aralarında
Sokaklarda elim sende oynar
Ayak izleriyle söyleşirmiş
Yarın hangi rüzgarları getirecekler diye
Kaçamak bakanları da olurmuş
Kendini süzenleri, beni kıskandıranları
Bir ses duyulurmuş sonra dünyayı tutan:
Hadi, yaşamın, yaşamın yanaklarından makas almaya!..
(İbrahim Oluklu / Bir Ses Dünyayı Tutan )
Can Yoldaşım,
Yarından sonra bayram.
Sanki:
Soğuk bir kış gecesi üstün açık kalmış. Büzülüp kalmışsın yatağında. Bacaklarını karnına çekmiş, üşüyen kollarını göğsüne bastırmışsın. Üzerini örtmeye geldik;
Korkulu bir düşün ortasındasın. Üstüne çökmüş ürkünç yaratıklar, kötüler ve kötülükler. Sesin çıkmıyor bağırmak için. Kolunu bile kıpırdatamıyorsun. Gücün yetmiyor onları kovmaya. Seni uyandırmaya geldik;
Ne uzun bir ayrılıktı bu içimizi yakan ve ne güzel bir ayrılıktı bu sonunda sana ulaşmak olan. Zaten özlemleri katlanılır kılan o yeniden buluşma umudu değil midir? Gözlerimizin endişesi seni getirecek yollara düştü, karanfil kokulu bir öpüşün, fesleğen kokulu bir sarılışın sabırsızlığıyla;
Bayram sabahı boş kaldı sofradaki yerin. Belki uzun ve yorucu bir geceydi. Kıyamadık, bölünmesin diye ürkek bir kuş gibi göğünde uçtuğun uyku, hiç ses etmedik. Başucuna seni sevmeye geldik.
Bayramın kutlu olsun benim güzel kardeşim, emeğinle nasırlanmış temiz ellerinden özlemle öpüyorum.
Sanki:
Soğuk bir kış gecesi üstün açık kalmış. Büzülüp kalmışsın yatağında. Bacaklarını karnına çekmiş, üşüyen kollarını göğsüne bastırmışsın. Üzerini örtmeye geldik;
Korkulu bir düşün ortasındasın. Üstüne çökmüş ürkünç yaratıklar, kötüler ve kötülükler. Sesin çıkmıyor bağırmak için. Kolunu bile kıpırdatamıyorsun. Gücün yetmiyor onları kovmaya. Seni uyandırmaya geldik;
Ne uzun bir ayrılıktı bu içimizi yakan ve ne güzel bir ayrılıktı bu sonunda sana ulaşmak olan. Zaten özlemleri katlanılır kılan o yeniden buluşma umudu değil midir? Gözlerimizin endişesi seni getirecek yollara düştü, karanfil kokulu bir öpüşün, fesleğen kokulu bir sarılışın sabırsızlığıyla;
Bayram sabahı boş kaldı sofradaki yerin. Belki uzun ve yorucu bir geceydi. Kıyamadık, bölünmesin diye ürkek bir kuş gibi göğünde uçtuğun uyku, hiç ses etmedik. Başucuna seni sevmeye geldik.
Bayramın kutlu olsun benim güzel kardeşim, emeğinle nasırlanmış temiz ellerinden özlemle öpüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder