27 Eylül 2008 Cumartesi

30. Mektup

ellerimi
yalnızlıkla yıkadım.
gün,
yine saklandı
gözyaşının
en tenha harfine

yağmura aldırma
zamanın sonuna yaklaştı güneş;
ellerimi,
ikindi vaziyetinde tut.
akşama doğru,
yalnızlığını hüzünlü kılan
sözcükleri
belki geri getirir
güneşin yarısını örten bulut.

(Dinçer Sezgin / Bir Sözcüğün Söyledikleri)

Can Yoldaşım,

Döndük. Bir yaz sonu ikliminin sıcaklığıyla başlayıp, yağmurlu bir eylül sonu serinliğiyle bitirdik bağ bozumunu. Tasarladığımdan da uzun sürdü işler. Üzerimize çöreklenen aşırı yorgunluğa karşın, bu gecikmenin çok da canımı sıktığını söyleyemem. Mutlu bile oldum aslında. Böylelikle senden kalan pek çok anıyı kucaklayıp geçmiş günlerin güzellikleriyle yatıp kalktım. Günlerin nasıl geçtiğini anlayamadım bile. Geriye dönüp baktığımdaysa şaşkınlık içinde kalarak, onbeş günlük bir süreyi yiyip bitirdiğimizin ayrımına vardım. "Bana hayatı anlat birlikte yaşamayı" diyen ozanın dillendirdiği, yaşamın o kutsal yanını duyumsadım annem ve ablamla. Yeni başlangıçlar için bağımızı yalnızlığına bıraktık. Yağmurun, sert rüzgarların ve belki de kara kışın harmanında savrulacak yeşil yapraklar, sonra sararıp dalından kopacak her biri. Yaşlı kökleri ve yorgun gövdeleriyle zamana direnip yeniden doğmak için dinlenecekler toprağın koynunda. Bizse yaşamın sunduklarıyla yetinmeyi bilip yağmurları dileyeceğiz, ilkyazın coşkusunu bekleyeceğiz. Ömrümüzün hüzünlü yanlarını ışığınla bileyip, içinde sen olan düşlere yatacağız; sen kokan sabahlara uyanıp, çağıran sesini işiteceğiz bir yerlerden. Ve o zaman yeniden canlanacak işte pusuya yatmış bekleyen yaşamın uykudaki dizemi.

Sadece kendi yazdığı şiirleri okuyanların sözlüğünde Eylül:

O az konuşur. İçindeki hüznü hiç yansıtmaz karşısındakine. İyi bir dinleyicidir, söylenenleri dinlediğini suretinin bir ucuna iliştirdiği belli bellirsiz, zarif gülümsemesiyle dışa vurur. Sorularınıza verdiği kısa karşılıkların içinizi serinleten ve çok uzaklardan gelip üzerinize sinmiş toprak kokusunu andıran garip bir büyüsü vardır. Yanınızdayken duyduğunuz iç erincini gölgeleyen o gizemli yanının ayrımına varmanız için onu daha yakından tanımanız gerekir. Yüreğinizi burkan gerçeği anımsatır çünkü o hep; bütün açıklığı ve duruluğuyla önünüzden geçip sizi kendine çağıran yaşamın o çağıl çağıl akışındaki zamanın hızı ve geri getirilemezliği.

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi