19 Nisan 2008 Cumartesi

22. Mektup


yaşanmışlık kokar bazı giysiler
yıkanamaz bu yüzden
sebebi olsa da her unutuş canımı yakar
canımın ortasında uyu
adımın ortasındaki sessizlik.

(Betül Yazıcı / İçimde Kirli Kuşlar)


Can Yoldaşım,

Bağı mart ayının ortasına doğru budamaya başladık. Beş-altı günümüzü aldı. Sonra bordo bulamacı ile ilaçlama yaptık. Sırtımda ilaç tulumbası asmaların arasında dolaşırken, eskiden olduğu gibi ardım sıra geldiğin, beni sessizce izlediğin sanısına kapıldım sık sık. Bu yüzden ilaç atarken ikide bir geriye dönüp gülümseyen yüzünle karşılaşmayı umdum. Seni göremesem de yanımda olduğunu hep duyumsuyorum.

Sıcak geçen bahar tomurcukların patlamasını hızlandırdı. Şimdiden yapraklanmaya başladı asmalar.Onbeş günde bir bağa gidip asmaların gelişmesini izliyor, tarlanın her yanını temizleyip bütün yeşilliğini, bereketini ve doyumsuz güzelliğini sana adayacağımız ağustos ayına hazırlanıyoruz.

Kış umudumu karartmış, acımı kat kat artırmıştı. Baharsa hem sana olan özlemimi artırdı, hem de direnç kazandırdı yüreğime. Koca bağda, 12 Nisan cumartesi günü, patlayan ilk tomurcuğu arayıp buldum; senin o nasırlı ellerine benzeyen, biraz çekingen bir yeşilin içimize akan sevinciyle dolup taştı gönlümüz.

Sahi kaç yaşındaydık bir akşamüstü Çınaraltı'nda
Deniz, kaç yaşındaydı rüzgarın menzilinde
bereketli yağmurlarla bezenmişken bedeni
gökyüzü kaç yaşındaydı
saçlarını örerken ayışığının mavi tomurcukları
toprak kaç yaşındaydı kan içinde yürekte
ağaç kaç yaşındaydı, kuş kaç yaşında
çiçek kaç yaşında
sevda kaç yaşında
gençliğim kaç yaşında

(Refik Durbaş / İnadına Şiir: Nereye Uçar Gökyüzü)

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi