6 Mart 2008 Perşembe

20. Mektup


Çünkü gözlerin düşlerle dolu
Ve alnın düşüncelerle ağır,
Bırak bir çocuk gibi avutayım seni
Son yıldız sönerken ninniler uyutacak.

Güneşi çağırıyorum, denizi, rüzgarı,
Sana berrak bir yaz günü hediye etmek için,
Ve en güzel düşleri gerçekleştirmek,
Çünkü bulutlarla dolu gecelerin.

Dudakların yeni bir şarkıya başlarsa eğer
Denize, fırtınaya, güneşe teşekkürler
Çünkü gözlerin düşlerle dolu
Ve alnın düşüncelerle ağır...

( Mascha Kaleko / Küçük Bir Aşk Şarkısı )

Can Yoldaşım,

Şubat ayının ortasına geldiğimizde, kar geri döndü. İlkinden daha yoğun ve uzun süren bir yağışın biriktirdiği sonsuz beyazlık, her şeyimizi esir aldı; yüreğimizi, belleğimizde biriken anıları, sevincimizi ve hüznümüzü. Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen, soğuk kış akşamı yalnızlıkları, umudumuzu karartıp sana olan özlemimizi alevlendirirken, birbirimize bulaştırdığımız soğuk algınlığının öksürüğü ve ateşiyle halsiz düştük.

Sonra güneşli bir sabaha uyandık. Karlar eridi, havalar gün gün ısınmaya başladı. Bıçak gibi içimize işleyen kuru soğukların ardından, ılımaya başlayan günlerin sevecen yüzü karşıladı kapı önünde bekleyen esmer renkli umutlarımızın sessizliğini. Günlerin bahar beklentisiyle gölgelenen solgun resimlerine, güç veren, direnç aşılayan notlarını düştü "ilkyaz devrimi".

Dirilen toprağın kokusunda, yeni budanmış asma dallarının sessiz biriken gizilgücünde, ağaçların, çiçeklerin ve kuşların telaşlı devingenliğinde, duru akan suların güzelliğinde seni görmenin ve bulmanın sevincini yaşayacağız hep birlikte. Yakında sana "taze sürülmüş toprak kokusunu" getireceğim. Beni bekle sevgili kardeşim.

Büyüdüm. Masallar bana çiçek açtırmıyor.
Çoktan beri kendime "siz" diyorum.
Yalnız ara sıra hala, tenha günlerimde,
Çocukluğum gizlice ziyaretime geliyor...

(Mascha Kaleko / Baba Evinde Gençlik Zamanı)

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi