
ve gözden kayboldun
beyaz
bulutu içinde
sahipsiz
rüyaların.
(Peter Semoliç / Baba )
Can yoldaşım,
bulutu içinde
sahipsiz
rüyaların.
(Peter Semoliç / Baba )
Can yoldaşım,
Kar yağdı.
Gecenin ilerleyen bir saatinde başladı, kaldırımlarda, yollarda, evlerin çatılarında, apartmanların arasına sıkışmış zeytin ağaçlarının boynu bükük dallarında sabırla birikti. (Doğanın işini bilen becerikli elleri özenle yaydı beyaz örtüsünü, kentin sabah mahmuru bedenine). Bir hatır ziyareti kısalığında; hem suçlu, hem kırılgan, hem çekingen, hem de nezaket doluydu bu ayaküstü buluşması, uzun zamandır birbirini görmeyenlerin...
Sonra ayrıldılar, dostça el sıkışıp, belki gerçekliğine kendilerinin de pek inanmadığı yeniden görüşme umutlarını dillendirerek. Güneşin kocaman elleri her yeri okşayıp, geceden kalan buluşmanın beyaz izlerini silmeye başladığında, renkler usul usul canlanmaya başladı yaşamın durgun akan sularında sürüklenerek.
(Oturduğum pencere kenarının gözümü kamaştıran beyaz ışıkları arasından baktım, kocaman bir yalnızlığın aktığı sokağın yokuşuna. Sıcak ve demli bir çay kıvamındaki hüznün bir çerçeve gibi sarıp sarmaladığı geçmiş zaman fotoğrafları arasından, yüzünün bütün sevecen çizgilerini seçebiliyor, gözlerimi kapatıp fısıldıyordum:
(Oturduğum pencere kenarının gözümü kamaştıran beyaz ışıkları arasından baktım, kocaman bir yalnızlığın aktığı sokağın yokuşuna. Sıcak ve demli bir çay kıvamındaki hüznün bir çerçeve gibi sarıp sarmaladığı geçmiş zaman fotoğrafları arasından, yüzünün bütün sevecen çizgilerini seçebiliyor, gözlerimi kapatıp fısıldıyordum:
Küçüksün sen, gözlerin bebek
Ben sonsuz yaşlı ve yorgunum
(Hüseyin Haydar)
Ben sonsuz yaşlı ve yorgunum
(Hüseyin Haydar)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder