1 Kasım 2014 Cumartesi

109. Mektup



Can Yoldaşım,


Sessizlik, uzun bir sessizlik damgasını vurdu günlerimize. Hayatın beklenmedik gel-gitleri, hüznün ve sevincin, acının ve mutluluğun yer değiştirerek sersemlettiği duygusal dalgalanmaların ortasında bizimleydin. "hoşnutsuzluğun kışındayız önümüz ardımız tufan" dizesindeki gibi bulutların arasında kaldı çoğun güneşimiz. Beklediklerimiz boş çıktı, düşündüklerimiz gerçekleşmedi, umutsuzluğun pençesinde hırpalandık ama sana olan sevgimiz, özlemimiz hiç yara almadı. İlk kez bu bayram yanına gelemedik, başımız önümüzde suçlu gibi geçti günler.
Denizimiz hastalandı, 6 gün hastanede kaldık. Ağladı, gözyaşları damla damla yüreğimizin derinlerine doğru akıp  kurudu. Sonra güldü yüzü, yağmur yağdı, bulutlar dağıldı, ama kıştı önümüz, yeni tufanların ve karakışın kapı eşiğinde acılarla savrulmamak için sarıldık hayata ve senden miras kalan sevgiye. 
Bu gece ağlayacağım, çok acımasız ve amansız bir yalnızlık bu. Omuzumda özverili bir elin sıcaklığını özlüyorum bu gece. Doğruluğuna koşulsuz inandığım, iyiliğinden emin olduğum yüreğinin sıcaklığını arıyorum can yoldaşım. Kaşlarını çat ve doğru yolu göster bana, hatalarımı söyle, elimi tut, yüzümü umuda döndür, kendime geleyim bu gece.



Bir gün karşılaşırız
bir gün, bir yarım akşam.

Behçet Necatigil

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi