27 Kasım 2007 Salı

11. Mektup


Şimdi Karanlıkta bir çiçeksin
yaprağında sabah çiği
gül bahçesinde kelebeksin
saçları kınalı çocuk

( Mehmet Butakın / Nar Çiçeği)

Can Yoldaşım,

Sana sonbaharın renklerini getirdim. Önce asmaların kızıllaşan yapraklarına baktım elma ağacının kuru dallarının arasından, sonra da dünyanın gün gün sararıp solan yüzüne: anılar oraya buraya dağılmış, yüreğimizde bir yere ilişmek için hazır bekleşiyordu; toprağın suya doygunluğu, zaman zaman kendini gösteren bulutların hüznü, güneşin kışa inat içimizi ısıtan sıcaklığı, yaşamın bir an öylece boşlukta asılı kalıp tekdüze salındığı görüntüler toplamı olarak gözlerimin eriminde uzanıp gidiyordu.

Budadığın güller, istiflediğin odunlar, ördüğün taş duvarlar, mayısta açtığın domates karıkları, diktiğin kırmızı biber fideleri sertleşen hava koşullarına karşın yine de yerlerinde sessizce seni dillendiriyor gibiydi. Onların çağrılarına arkamızı dönmedik, boyunları bükük şarkılarını söylediler; içinde yarım kalan düşlerine çarparak yankılanan sesinin olduğu. Akşam soğukla beraber geldi, ayışığının mavisi ise kuru bir ayazı sürükledi kavak ağaçlarının, söğütlerin, çınarların dalları arasından. Ansızın geceye yansıdı gülümseyen yüzün; bağ damının briket duvarlarından, tahta yer döşemelerinden, sıvası göçük pencerelerinden içeri girdi sıcak soluğun ve yorgun bedenlerimizin zoruyla uykuya teslim olan kimsesiz ruhlarımızı kucakladı özlemle.

uzanıp öpmek isterim uçuşan sesini
melekler kadar anlayışlı gözlerinden

sığınmak göğsüne, yatmak kış uykusuna

sarılıp koruyacağını bilerek, hayatın akışından

(Metin Celal / Soluğundan Okunur Aşk Sözcükleri)

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi