12 Aralık 2007 Çarşamba

13.Mektup


Gözlerim kapalı
dinliyorum
Bu baygınlık
kışın ilk yağmurundan

(Oka Fumolo - 1950)

Can Yoldaşım,

Gariptir, birlikte düşünüp yorumladığımız ve olmasını beklediğimiz gibi gelişiyor olaylar. Gözlediğimiz kişilikler, davranış biçimleri ve çevremizde durup yaşantımıza şöyle bir değip geçen insan suretleri ne seni yanıltıyor, ne de beni. Bundan olsa gerek, tanık olduğum hiç bir şey beni üzmüyor. Seninle geçen güzel günlerin yükünü tutan yüreğim, yerini sadece ikimizin bildiği yerlerde dolaşıp geçip giden zamanın hüzünlü günlüğüne özlem dolu notlar düşüyor:

Çoğunlukla küçük bir kasabada yaşayan, ekonomik olanakları zayıf, "kıt kanaat" geçinen 3-4 kişilik çiftçi ailelerini anlatırdı o filmler. Ailenin en küçük çocuğu rastlantı sonucu bulduğu bir köpek, bir at, hatta bir geyik yavrusunu eve getirir,beslemek için annesinden izin almaya çalışırdı (ve nedense hep anneler izin alınması gereken kişilikleri canlandırırdı). İnandırıcılığından çok kurgularını dayadıkları aile bağları, sevgi, özveri gibi değerlerin saflığından etkilenirdik. Biz o (kısaca Walt Disney filmi diye adlandırdığımız) filmlere inanırdık. "First Of May" de onlardan biri. Mayısın 1'i adıyla gösterildi TV8 kanalında. Bakımevinde kalan Cory ile huzurevinde kalan Carlotta'nın kısa ama hüzünlü diyaloğu kalmış aklımda (sanırım kimi sözcükleri yanlış anımsıyorum):

-Mutluluklar kısadır.
-Neden?
-Üzüntüler olmasaydı, onların mutluluk olduğunu bilemezdik.


"The Machinist" ise "Makinist" adıyla yine aynı kanalda gösterildi. Hem teknik açıdan, hem de konusu yönünden 'First Of May' ile tamamıyla karşıt unsurları içinde barındıran filmde; Trevor Reznik adlı bir fabrika işçisinin bir yıl boyunca çektiği uykusuzluk sorunu ile altüst olan yaşam akışının; evinde ve işyerinde dikkatini çeken gizemli notlar, ilginç ayrıntılar ve var olduğu kuşulu kişilere dayandırdığı ince bağlar ile sarıp sarmalanarak dozu artan bir paranoyaya nasıl sürüklendiği anlatılıyor. Soğuk, buğulu bir camın adından bakıyormuş gibi bir izlenime kapılarak izlediğim film, kurgusunu dayadığı hastalıklı kişiliğin saplantılarını izleyenlere de inandırmayı başarıyor. Yönetmen Brad Anderson filmin resmi sitesinde yazınsal model olarak Kafka ve Dostoyevski'nin klasik romanlarından etkilendiğini belirtiyor. Hitchcock, Polanski ve Lynch ise, yönetmenin biçem olarak filmi odaklandırdığı isimler olarak anılmış.


Gurbette düşündüğün
ve
Hüzünlü şarkısını söylediğindir
ev

(Muro Saisei-1918)



Hiç yorum yok:

Blog Arşivi