17 Eylül 2007 Pazartesi

1. Mektup


Bütün iyi kitapların sonunda,
Bütün gündüzlerin
Bütün gecelerin sonunda,
Meltemi senden esen

Soluğu sende olan
Yeni bir başlangıç vardır

(Edip Cansever)


Can Yoldaşım,

Aldın başını gittin. Bir ben kaldım geriye, bir de, günlerdir akıl sır erdiremediğim, şu toz duman hali dünyanın. Önce abimdin, oysa ayrımına hiç varamamışım, yıllar yılı anam, babam, arkadaşım, can yoldaşım olmuş da ömrüme adamışsın; acı dolu bir ağıt gibi yüreğimi dağlayan kardeşliğimizin şiirini.


Ucu bucağı belirsiz okyanus sularına attığım şişenin içindeki iletinin yalnızlığını, kimsesizliğini taşıyor aslında bu yazılar. Kimlere ulaşır, ya da kimler ilgilenir bilmem.


Akıp giden zamanın ardından koşup bir şeylere ve bir yerlere yetişme ivecenliğindeki insanın yanına almayı o an için akıl edemediği küçük duyarlıkların ıssız bir köşede kendini unutturduğu bir yüzyılda yaşıyoruz. Oysa onlar zamanın acımasız akışında yaşamın insancıllığa ilişkin küçük anımsatmalarıydı, ikimizin de göz önünde bulundurmaktan mutluluk duyduğu, içtenlik yüklü olan. Güçlü olmak için yüreğindeki duyguları körleştirmeli, evrenin merkezine sadece kendi benini yerleştirmeliydin. İyiliklerinde bile gizli bir karşılık beklentisini mutlaka karşındakine duyumsatmalı; verdiğinden daha fazlasını alabilme açıkgözlülüğünü, hiç doymak bilmeyen bir açgözlülükle uzlaştırabilmeliydin. Sözün kısası okuduğun ve bana okuttuğun bütün o iyi kitaplarda anlatılanların pek hükmünün kalmadığı bir çağda şövalyelerin kuşandığı zırhlara bürünmeliydi incelikli yüreğin. Çünkü ne acımasız hastalığının vahşi tedavileri ne de uzun bir zamandır peşinde dolanan ölüm duygusunun önünde eğildin; ama insan ilişkilerini tepeden tırnağa, sevgiden uzak, duygu yoksulu renklere boyayan ikiyüzlü ve hain bir kuşatmaya yenildin.


Acemi ömrüm artık seni de içine aldı, ikimiz adına yaşamaya çalışıyorum; ilkelerimizden ödün vermeden, o ince yürek sızılarımızı, kırılganlıklarımızı koruyarak, yaşama bir kapı aralığından ürkerek bakan çekingen ruhumuzu örselemeden. Yokluğunda okuduğum, yazdığım, gördüğüm ve düşündüğüm her şey yine ikimizin ortak beğeni ve kültür anlayışının bir yansıması olacak, onların hepsini sana adadım.


Geldiğim gün, hep daha önceleri yaptığın gibi, karşılamak için heyecanla bana koşacaksın. Özlemle sarılacağım sana. Ayrı geçen günlerimizi anlatacağız birbirimize. Aklımın ve yüreğimin ışığı, yüzümü sana döndürdüm.



4 yorum:

... dedi ki...

Okyanusa attığınız şişeden çıkan mektupları okumaya başladım en başından. Hayır meraklı gözetlemelerden değil bu tavrım bize insana ait değerlerin tedavülden kalkmadığına kanıt arayışım.Sağlıcakla kalın

Mine dedi ki...

Bütün yazılarınızı defalarca okuyorum kendim yazmışcasına bir duygu icerisinde gözyaşlarım dökülüyor hem benim hem sizin yerinize...

Mine dedi ki...

Bütün yazılarınızı defalarca okuyorum kendim yazmışcasına bir duygu icerisinde gözyaşlarım dökülüyor hem benim hem sizin yerinize...

Burcu dedi ki...

Abisini kaybetmiş biri olarak, ağlayarak okuyorum yazdıklarınızı.Sızlayarak içim...
Yüreginize sağlık.

Blog Arşivi